27.09.2010

Yabani mantarlar, aromatik tuzlar ve yaglar, aigo boulido anti toksin corbasi

  Fransa'da hayatima giren yeni yiyeceklerden biri yabani mantarlar. Pazardan aldigim tablo guzelliginde yabani mantarlar. Henuz dogadan toplamaya cesaret edemiyorum bir suru cazip gozuken mantar cok zehirli pazardan guvenilir ellerden almak en iyisi. Bunlarda zaten bilindik mantarlar ve Fransiz mutfaginda yuzyillardir saglam yeri var. Mantar guvenligi cok onemli bazi mantar turleri olumcul, kesinlikle kendiniz toplayip yemeye kalkmayin. Fransa'da eczacilarin bu konuda egitim var topladiginiz mantarlari goturup yenilebilir olup olmadiginin saglamasini yapabilirsiniz. Turkiye'de koylerde mantar bollugu var koyun eskileri hangilerinin yenilebilecegini bilsede bazen mantar cevre kosullarina gore zehirli hale gelebiliyor, Tarim Bakanligi'nin her sene genelge yayinlamasi lazim, benim bildigim birtanecik mantar uzmani (Mikolog) Jilber Barutcuyan ve meraklilarina mantar toplama gunleri duzenliyor . Bazi bilindik yabani mantarlar ornegin kuzu gobegi mantari festivalinde yenilebilir.
 Efendim tanistirayim soldan saga kuzu ayagi ( pied de mouton), turuncu bole (bolet orangé) ve mavi ayakli mantar (pied blue) wikipedia' a gore Bolu cevresinde mavi cincile Karaman civarinda mor mantar olarak taninirmis.


Bu ustu kahverengi alti acik yesil dev mantar Bordo Cépes'i (corek mantari) ve cok lezzetli. Daha once bahsetmistim tik tik. cok lezzetli bir mantar turu olduundan tereyaginda sote yapip yemek en guzeli. Dilerseniz bir kac dis sarimsakla kavurup ustune maydanoz sepeleyebilirsiniz.




Pazar sonbahar cicekleriyle doluydu


Sonbahar kabaklarini da unutmayalim ben evi onlarla susledim arada alip yiyoruz cift fonsiyonlu oldu.

Kuslar soguklarla beraber geri geldiler, kizil gerdan, bastankara ve yesil yakisikli bir kus, fotograflari baska bir posta.



Bir kedi gordum sanki! Bu sevimli arkadas canavara donustu, yakaladigi fare, sansarin hesabi yok,  malesef birde kus. Cingirak koydum boynuna, yarim saat sonra ortadan kayboldu. Her seferinde elim ayagim titriyor dogasi bu ama kabul etmesi oyle kolay degil. Birde tabi gururla getirip onume atiyor hayvanlari!!!! 
Bu sahilden topladigimiz taslarin isi ne CD'lerin ustunde diye sorabilirsiniz? Bende ayni seyi sordum Leonardo'ya, cevap evi dekore ettim anne idi. Anasi kabaklari koyarsa oglu da cakil taslarini koyar, bir kere daha cok mantikli...  

Burada soguklar bastirdi bahcedeki mutfak otlarini degerlendirmek lazim, bir kismini kuruttum.


Bir kismini tuzla karistirip aromatik tuz yaptim. Soldan saga; kekik, nane, mercankosk, reyhan, sater, lavanta, feslegen (kurusunu pek sevmem aslinda ya neyse)

Sarimsakli adacayli aromatik tuz
200 gr iri deniz tuzu
bir avuc ince kiyilmis adacayi
2/3 dis ince kiyilmis sarimsak
Tum malzemeyi karistirip yayarak 2 gun golge ve havadar bir yerde bekletin. Kavanoza koyup beyaz etlerin uzerine, salatalar yemeklere serpin.

Biberiye'li tuz
200 gr iri tuz
bir avuc ince kiyilmis biberiye
Yukaridaki islemi tekrarlayin.Ozellikle patates ile harika bir uyum sagliyor.

Aromatik zeytinyagi icin aci biber, bir iki sarimsak, defne yapragi ve feslegenleri bir siseye koyup 15 gun serin ve karanlik bir yerde bekletin. Sonra suzup arzu ettiginiz zaman kullanabilirsiniz.



Guney Fransa'da aslinda ilkbaharda vucudu toksinlerden temizlemek icin yapilan bir corbadir. Kisa hazirlik icinde bol vitaminli, mineralli bir hafif corba. Aigo Boulido kaynamis su demek, su kadar hafif bir corba.

Aigo Boulido Corbasi
Biraz zeytinyaginda arzuya gire 5/6 dis sarimsagi rengi degismeyecek sekilde kavurun. Elinizde mevcut her turlu mutfak otundan bir kac dal koyun; kekik; defne yapragi, adacayi, rezene yapraklari. Bir litre su ekleyip 15 dk kaynatin. Ot dallarini icinden cikarip servis yapin. Icine birkac parca balik yada tavuk eti koyabilirsiniz. Mis gibi kokan bir corba olacak. Yine cilbir gibi icine yumurta kirip, firinlanmis ekmek parcalari ile servis yaparsaniz bir ogun yerine gececektir.



Mersin yayla'larinin, Burgonya Koyu'nun ve Ingilizlerin St John's Worth'un ortak ozelligini merak edip kesfetmek isterseniz tik tik...

20.09.2010

Mans kiyisi ve gri gokyuzu



Normandiya'dan cok az bahsettigimi aslinda bir okurumun uyarisi ile farkettim. Birikmis bir suru fikrim var ama nasilsa yazarim dedikce zaman gecti gitti. Normandiya'da gokyuzu gridir ve bugun icimi kaplayan huzune uygundur.

Okyanus kilometrecelerce cekilince pusudaki martilar kumlara takilan yengeclere, baliklara hucum eder.

Kumsallarda Ikinci Dunya Savasi'nda alman askerlerinin gozlem yaptigi betondan bunker'ler vardir.

Atlar vardir ozgurce dolasan.


Bazen sis basar gun ortasi, kendinizi Angelopoulos filminde zannedersiniz.







Doga olaylari keyfimizi bozmaz yaptigimiz ise devam ederiz. Yagmur yagmis, sis basmis ne gam. Doga burada baskindir onun dedigi gecerlidir, kabul edince sorun cikmaz gul gibi geciniriz. Firtina cikinca dalgalari seyretmeye gideriz. Pusludur cogu zaman hava ama biz severiz. Icimize doneriz, huzunleniriz, neseleniriz, hircinlasiriz ama sahicidir duygularimiz yoksa karsimizda kafamizi doven dolu tanelerini, hizla gunlerce yagan yagmuru buluruz...

16.09.2010

Sonbahar, Marcel Proust ve en sevdigi minik kek Madlenler (Madeleines)


Bildiginiz gibi Seda'cigim gelmisti. Gelirken bana "kayip zamanin izinde" Proust getir dedim. Koca bir kulliyatla cikageldi. 7 kitaptan olusan bu serinin son uc tanesi yazarin olumunden sonra yayinlanmis.  Seda'yla beraber Pére Lachaise  mezarligini ziyaret ettik. Bu konuyla ilgili ayri bir yazi yazmak istiyorum ancak her dinden insanin beraber uyudugu bir mezarlik bu, cok etkileyici.  Iste sevgili Proust'un mezari. Kenarlarina kucuk notlar yazilmis metro biletleri, uzerine minik bir tas konularak Proust'a armagan edilmisti.


Mezarin tam ortasinda buyukce bir kagit vardi.  Kesinlikle bana yazilmamis bu yaziyi okuma hakkim yoktu ama dayanamadim ve actim. O kadar zarif yazilmis bir mektuptu ki actigim icin pismanlik duymuyorum hatta metni cevirecegim. "Cok uzun zamandir gelmeyi hayal ediyordum, sonunda yakininizdayim. Mezariniz sadeligine ragmen benim icin en cok duygu yuku tasiyanidir. Sonunda onunuzde egiliyorum, siz her zaman tum zamanlarin en buyuk yazari olarak anildiniz. Sonunda "zamani" buldunuz, dinlenin." Aglatti beni mektup, zerafeti, duygularin derinligi, saygisi, sevgisi ile.


Eve donunce hemen serinin ilk kitabi "Swan'larin tarafi" ni okumaya basladim. Once cok zor geldi, hatta Allahim Turkce'yi unutuyormuyum diye endiselenmedim degil. 5/10 sayfa sonra beni icine cekti ,aldi goturdu. Simdi Proust'la yatip onunla nefes aliyorum. Proust kolay bir yazar degil, uzun, karmasik gozuken, cok katmanli, detayli tanimlamalarin arka arkasinda siralandigi, gercekligi tum boyutlariyla aciklamaya calisan, acimasiz psikolojik analizleri bol, olaylara gecen zamanla beraber farkli bakis acilarindan bakan yani gecmis, simdiki ve gelecek zamanda tekrar irdeleyen sahane bir yazar, sahane bir kitap. Bu kadar gec tanistigim icin hayiflansam da gencligimin hoyratliginda kaynayip gitmedigi icin cok memnunum. Daha cok yolum var hevesle, zevkle okuyorum. Kitaptaki doga tanimlari, ciceklerin coklugu, yemekler, yiyeceklerin zenginligi daha da cazip kiliyor benim acimdan. "Swan'larin tarafi "adli kitabin Proust tarafindan yazilmis birkac el yazisi sayfasi Christe's tarafindan 2000 yilinda rekor bir fiyatla 663 750 sterline satilmis.  Yasarken astimi krizleri yuzunden cok sikintilar cekmis bu yazar buna ne derdi acaba.


Sonbahar geldi tum hiziyla, en sicak gun 18 derece. Yagmurlar, ruzgarlar bol. Aksamustu havanin rengi acaiplesince kesin gokkusagi vardir dedim, haksiz degilimisim. Gokkusagi serisi hazirlayacagim galiba daha once de yayinlamistim daha onceki hayatimda gormedigim kadar cok goruyorum burada.
Sonbahari seviyorum, eve kapanip kitaplara dalma mevsimi. Yaz gunesi havai, aklimizi celiyordu. Bahcem oldugundan beri sonbaharda daha az huzunluyum. Farkettim ki ilkbaharda acan cicekler yazin solup gidiyor ancak sonbaharla beraber bir,iki cicek daha acip bahari kutluyor sonra guclenmek icin kis uykusuna cekiliyorlar. Gokyuzu hic olmadigi kadar guzel, renk oyunlariyla mutluluk veriyor.


Proust kitaplarini yazarken Madlen yemeyi severmis. Madlen'in bizim bildigimiz yuvarlak cikolata ile ilgisi yok. Minik kektir kendileri,  hatta kuruca oldugundan caya batirilip yenmesi tavsiye edilen keklerden. Proust ihlamur cayina batirmayi severmis. Onun derinliginde kaybolurken benimde madlen keki pisirmem kacinilmazdi, buyrun asagida tarifi.


Madlen keki 12 adet icin
deniz kabuguna benzeyen kaliplari var bulabilirseniz, orijinal gorunusu budur.
165 gr un
1 kahve kasigi kabartma tozu
2 yumurta
85 gr pudra sekeri yada normal seker
bir limonun ince rendelenmis kabuklari ve i corba kasigi limon suyu
85 gr eritilerek sogutulmus tereyagi

1-Firini 190 dereceye isitin. Kek kaliplarini tereyagi ile yaglayin.
2-Unu ve kabartma tozunu eleyin.
3-Bir mikser yardimiyla yumurta ve pudra sekerini 5/7 dakika arasi  kremamsi bir hal alana kadar cirpin. Kivama gelindigini karistirinca  fiyonk seklinde halkalar olusmasindan anlayabilirsiniz. Yavasca limon suyu ve rendesini ekleyin. Sogumus tereyagini ekleyip karistirin ve 10 dakika dinlendirin.
4-Kaliplara dikkatlice dokun ve icinde kalmis hava kabarciklarindan kurtulmak icin hafifce pi pit vurun. 12/15 dk arasi pisirin. Pisirme suresinin ortasinda kabin yonunu cevirin. Firindan cikarin, ilininca kaliplardan cikarip servis yapablirsiniz.

Bu arada dogayi kesfederken adli blogumuzda ilk yazimi Aksam Sefasi'na ilgi gostermeyi unutmayiniz.





13.09.2010

Paris Dogal Tarih Muzesi (Muséum National d'histoire Naturelle) I ve yeni Doga blogumuz

Paris'e her gelisimizde mutlaka ugradigimiz bir durak var mutlaka paylasmam gerekli. Dogal Tarih Muzesi
1635'te Kraliyet Sifali Bitkiler Bahcesi olarak kurulmus, o gunden bu yana buyuyerek paleontoloji, andropoloji, zooloji, mineralopoloji, botanik, dogal tarih alaninda gelisimini surdurmus ve hatiri sayilir bir koleksiyon olusturdugu gibi arastirma, egitim, koruma alaninda cok onemli merkez haline gelmistir. Kocaman bir parkin icinde yer alan Hayvanat bahcesi, Bitki bahcesi, Sera Bitkileri, su anda bakimda olan kurutulmus bitkiler koleksiyonu, cocuk parklari ve hayvan temali atlikarincalar, Dogal tarih Muzesi cocuklarin en cok ilgisini cekenler.




Bu bolumun adi "La Grande Galerie de l'Évolution". 1885'te dogal tarih muzesine baglanmis. Inanilmaz bir koleksiyonlar karsilastigimi dusunurken sadece yuzde 95'inin halka acik oldugunu geri kalan iskeletlere ancak arastirmacilarin ulasabilecegini okuyunca buyuklugunu hayal bile edemedim. 600 metrekare uzerine kurulu uc katli bu kocaman galeride birinci katta toprak ve denizde yasayan canlilarin iskeletleri yer aliyor. Ikinci kat dogal ortaminda  insanligin gelisimine ayrilmis, dinazorlar burada, ucuncu kat hayatin evrimi uzerinde, bir cok fosilin yer aldigi bolum.

Solda cesitli maymun iskeletleri sagda kocaman bir rhino

                                                              iskelet resmi gecidi

Muze ile koleksiyon beni o kadar etkileki sizinle bazi rakamlari paylasmaliyim. Muzede;
Bocek 40 000 000, Balik 400 000, Kabuklu deniz urunleri 5 000 000, surungen ailesinden 130 000, kus 130 000, memeliler 130 000, insan iskeleti 35 000, fosil 2 700 000, kurutulmus mantar cesitleri 500 000, kurutulmus cicekli bitkiler ve fujerler 8 000 000, canli bitkiler 25 000, canli hayvanlar 5 000, metereoit 3050, mineraller 243 000, kayalar 600 000 tane ornegi var.

Leonardo'nun ne kadar sevdigini anlayamadim ama hepsine goz atti. Sagdaki deve iskeleti


Kaplumbaglarin iskeleti bile cok sevimli ama minik yarasa icin ayni seyi soyleyemeyecegim!



Ikinci kattaki karnivor dinazorlardan bir demet


Soldaki meshur T-rex malum buyuklugunden dolayi kareye sigmadi. Sagdaki asla karsilasmak istemeyecegim karnivor bir dinazor kafasi!



Soldaki yine karnivor bir arkadas,  aa sagdakini ben "Buz Devri" adli animasyondan hatirliyorum ne seker degil mi?



Bir tur dinazor



Minik bir Mamut


Yorulduk oglus,  bu Oryantal Mese'nin golgesinde dinlenmek lazim. Mese mi 1785'te dikilmis sadece 225 yasinda!

Efendim cok guzel bir haberim var, biz doga asiklari, sevgimiz kabina sigmayinca bunu bir blog haline getirmeye karar verdik. Bundan sonra dogayla ilgili yazilarimi bu adresten paylasacagim.  http://dogakesif.blogspot.com/  Icerigini agirlikli olarak hayatimizda yer alan, bazen yanindan faketmeden gectigimiz bir narin bitkinin tanitimi, yetistirilmesi, pisirilmesi yada alternatif tipta kullanim alanlari olusturacak. Buyrun kesif gezimizi beraber yapalim.

Ben bu yaziyi yazdiktan http://www.hurriyet.com.tr/cumartesi/15862172.asp?gid=66 yaklasik iki hafta sonra Istanbul'da Saint Joseph Lisesi'nde Doga Bilimleri Merkezi kuruldu, cok mutluyum bu insanlik icin atilan buyuk adima:)

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin